Bisiklet (O da nesi?)


 

Hiç beş seneden fazla kullandığınız telefonunuza dokundunuz mu? Bazı zamanlar gereksiz ısınıyor değil mi? Sanki patlayacak gibi oluyor hatta. İşte üzerinde yaşadığımız dünyamızda son yıllarda başına gelen şey tam da bu. Fazla ısınıyor. O kadar çok ısınıyor ki konunun uzmanları yaz mevsimlerinin eylülle beraber dört ay gibi bir sürede sayılmasını istedi.

Bu ısınmanın birkaç sebebi var. Bu sebeplerden hepsi temelinde kontrolsüz artan insan nüfusunu bulunduruyor. Sadece son yüz senede nüfusumuz tam altı kat arttı. Buna oranla tüketim talebini karşılamak için kurulmuş sanayi alanları, otomobiller, kimyasallar ve doğayı delik deşik eden madenlerde artış gösterdi.

Böyle giderse ve biz yerleşecek alternatif gezenler de bulamazsak dünyamız patlamasa da türümüzü çok yakın gelecekte def edecek. Tıpkı bizim def ettiğimiz yüzbinlerce tür gibi.

Hemen karamsar olmaya gerek yok. Bazı çözüm yolları var ve başvurmak için hiç de geç değil. Plastik yerine geri dönüştürülebilir cam ve kağıtları kullanabiliriz mesela. Her yıl bir fidan dikebiliriz. Kaynaklarımızdan tasarruf edebiliriz. Peki ya sürekli oradan oraya olan taşınmalarımıza bir çözüm yok mu? Var… Bisiklet.

Bu aracı fiziksel olarak tarif etmemi isterseniz vakit kaybetmeden sağ üstteki çarpı işaretini tıklayıp okumayı sonlandırmanızı istemek zorundayım. Bisiklet köken olarak velespite dayanıyor. O kelimenin de çıkışı Fransızca. Anadolu da ilk yıllarında bir ismi daha var. O da Arap lisanlarından bize geçmiş: Derrace.

Bisikleti ilk bulanın Da Vinci olduğu sanılsa da çok sonralarda bu iddia çürütülüyor. Hatta modernleşmeye başlayan Avrupalılarımız uzun bir süre ısınamıyor bu araca. Londra’da ‘Züppelerin Atı’ diye kullanıcılarıyla dalga geçiliyor. 19. yüzyıl sonlarına doğru Almanya ve Fransa arasındaki savaşlarda kullanılmasıyla iyiden iyiye tutuluyor. Bugün geldiğimiz noktada ise soludukları hava ve sağlıklarını düşünen çoğu Avrupalı yaş gözetmeksizin bisiklete biniyor. Hatta içlerinden bazıları yöneticileri.

Son birkaç haftadır ben de aktif kullanıyorum. Hem ‘Ya covid-19 testim bir gün pozitif çıkarsa? Benim ciğerlerim de pek dayanıksızdır’ korkusunu atmak için ufak bir antrenman hem de ulaşım için doğamı kirletmediğim bir fırsat oluyor.

Şehir içinde olduğu kadar şehrin dışına yapacağınız seyahatlerde de -önlemlerinizi alarak- kullanabilirsiniz. Fakat siz yine de arabanıza sırt çevirmeyin. Sonuçta çoooook havalı ve çooooook acelemiz var. Bir sonraki galaksimizde görüşmek üzere.

Pek de gizli olmayan bir üyemiz olan
'kozet' de bu hafta sahilde bisiklete bindi. 
İsmini unutmamanız için sık sık kendisinden bahsedeceğiz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Masayı Dinleyin (Küçürek Öykü)

Maskeler Bizi Öldürüyor (Cahil-i Cühela 2.Bölüm)

Kralın binası ( Küçürek Öykü)