Sokak Lambası (Küçürek Öykü)
Memur ,her gün olduğu gibi, ay dede kendini belli etmeye
başladığında evinin bulunduğu sokağa girdi. Ve yine her gün olduğu gibi karısı
onu balkonda bekliyordu. Derken memur iri cüsseli bir adamla çarpıştı. ‘Sen
ayık halde böyleysen benim kadar içince neler yaparsın kim bilir. Baksana! Şu
sokak lambasının rengi sarı mı, turuncu mu?’. Memur kör kütük sarhoş olan
adamdan kurtulmak için ‘Sarı’ dedi. ‘Evet. Aynen öyle. Aynen öyle’. İki adım
sonra bir çarpışma daha yaşandı. Çarpıştığı adam namlı bir kaçakçıydı. ‘Bir daha
önümden geçerken dikkat et. Dua etki şu sokak lambasının rengini düşünüyorum.
Sahi sen söyle bakalım bu sokak lambası sarı mı, turuncu mu?’. Memur bu adamdan
korkarak ‘Sa..Sarı’ dedi. ‘İyi ki bu cevabı verdin. Eğer turuncu deseydin seni
delik deşik edecektim. Şimdi toz ol!’ . Memur biraz daha yürüdü ve bir çarpışma
daha yaşandı. Bu sefer ki adam elindeki otomatik silahı sıkı sıkı tutan bir
militandı. ‘Önüne bak seni devletin kölesi. Silahımı düşürecektin. Sana ne
sordu şu takip ettiğim kan emici? Çabuk cevap ver yoksa mermiyi yiyeceksin’. ‘Şu
sokak lambasını sordu. Evet evet onu sordu. ‘Hangi renk’ dedi? Ben de ‘Sarı’
dedim. Lütfen beni bırakın evime gideyim’ dedi memur. ‘Doğru. O lambanın rengi
sarı’ . Nihayet memur eve vardığında karısı tüm kıyafetlerini tahta bir bavulun
içine hızlıca koymuştu ve on beş senelik kocasına iğreti bir ifadeyle bakıp ‘Benim
sarhoş, kaçakçı ve anarşistle aynı fikirde olan adama ihtiyacım yok’ deyip evi
terk etti.
Memurumuz gece yarısı kendini astığında saman kağıdından yaptığı
yaftada şu satırlar yazılıydı: ‘Tek suçum sarı olan lambaya sarı demektir. Ne sarhoş ne kaçakçı ne de bir anarşistim. Ben
bir memurum. Ve o lamba hala sarı.
Yorumlar
Yorum Gönder